27 Şubat 2008 Çarşamba

CANIMIN İÇİ


Canımın içi ANNEM...Bir anda ellerimden kuş gibi uçup gittin annecim ve ben sana hiç bişey yapamadım.Hani sen derdin ya vay gidene insan ölmeye görsün işte bak anında bütün yapılması gerekenler yapılır ve o mezara koyulur derdin..Evet anne dediğin oldu 27.05.2006 yılı akşam saat 24:00 de balkonda senle oturup sohbet ettik ve benim çok uykum geldi yattım çünki ogün çok yorulmustuk ogün benim çeyizlerimi yerleştirmiştik.Ve sabah evimize dogru yola çıkıcaktık yol uzundu nede olsa istanbul dan izmire gelicektik.Ve sen ben yattıktan sonra geldin bana hadi kalk bakalım bu gece son gecemiz uyuma dedin ben anlam veremedim sadece sabah yola çıkıcağımız için dediğini düşündüm ve kalktım.Arkadan uyuyan abim ve yengem kalktı saat oldu gece 01:00 balkonda oturduk ve kahvemizi içerken dışarı doğru bakıp kızım benim bu hayatta kaderim hiç yokmuş senin hiç yokmuş dedin evet o anda artık senin içine doğan son sözlerdi ama ben nerden bilebilirdimki.Bana çok acıktığını söyledin ve ben sana bişeyler hazırlamaya kalktım arkamı dönüp sana senin istediğin bişey varmı diye sorucaktımki sen yere düşmek üzereydin ve son sözün ÇOCUKLAR oldu.Abim biraz alkollü olamsından dolayı olayı fark edemedi sadece senin bayıldığını düşündü ve yengem senle ilgilenirken ben kendimi sokağa attım ambulans bulmak veya bi sedye ne bileyim doktor şaşkın bi şekilde bi oraya bir buraya koşturdum.Sokakta 3 tane polikinlik var hepsinin kapılarını tekmelercesine çaldım bütün kapılar yüzüme kapandı bizim yapıcağımız bişey hastaneyi arayın dediler.Dişarıda aranırken bi tene ambulans buldum ama kimse yoktu 112 yi aradım onlarda ambulansa ulaştı meğerki yandaki blokta uyuyorlarmış.Evde sana ilk müdaleyi yaptılar hemen hastaneye yetiştirmemiz gerektiğini sölediler.O 1 saat süren hastane yolunu 10 dakikada bitirdik.Hastanede baktıla onu yaptılar bunu yaptılar ama kimse biey sölemedi sabah saat 05:00 oldu ve kahretsinki senin beyin kanaması geçirdiğini ve omuriliğine kadar indiğini söylediler.Hemen yoğun bakıma cihazlara bağladılar seni uyuttular ve biz sadece bekledik çünki yapaıcak elden gelen hiç bişey yoktu izmirden teyzemler,dayımlar,abimler,halamlar yani herkes İstanbula geldi ertesi gün oldu hastanenin bahçesinde bir oraya bir buraya bi yoğun bakım kapısında ordan oraya savrulduk.Ve o hiç hatırlamak istemediğim gün geldi 29.05.2006 saat 15:00 seni filme götürmeleri gerektiğini söylediler ama çok riskli olucağını bütün asansör kapılarını tutmamızı her katta birinin olması gerektiğini hepipmiz korkuyla beklerken seni yoğun bakım kapısından çıkardılar bebekler gibi uyuyordun annecim ama aradan 5 dakika geçmeden bir paldır küldür sesler bir andan doktorların koşuşturması seni hemen tekrar yoğum bakım odasına almaya çalışmaları asansörden seni çıkarttılar annecim yüzünde morarmalar vardı ve kapı aralıktı gördüm sana kalp masajı yapıyolardı anne sen gidiyodun anneeee.....Doktorlar birazdan açıklama yapıcaklarını vefatın gerçekleşmediğini söyledier ve ben kendimi hastanenin bahçesine attım çünki duyak istemiyordum anne.Aradan 10 dakika geçti ve senin yanına çıkmak için merdivenleri kullandım çünki asansör dar geliyodu merdivenlerde doktorunu gördüm ve sordum hani açıklama yapıcaktınız ne oldu diye sorunca bana yapıldı duymadınızmı dedi o anda arkamda yengem.kuzenim doktora işaretle benim bilmediğimi söylemişler ve doktor yanmdan bir anda kayboldu.Biraz daha merdiven çıktıgımda nişanlımı ağlarken gördüm ve sordum niye ağlıyosun hiç sinirlerim bozuldu dedi.En sonunda senin olduğun kata çıkınca öğrendimki sen beni terk etmişin anne.Seni morga götürmek üzere çıkardılar senin üstünde bir kağıt ve EX yazıyodu anne sen bebekler gibiydin okadar güzeldinki melekler bile seni kıskanmıştır anne..Sonra nemi oldu senin dediğin oldu anne VAY GİDENE seni aldık izmire getirdik 1 gün içinde defnedildin....AANECİM SENİ ÇOK SEVİYORUM ÇOK ÖZLÜYORUM İÇİM ACIYO ANNE YOKLUĞUN İÇİMİ ACITIYO...şimdi ben evliğim anne sensizzzzz....

KADER KAHBE KADERRRRRR



Aslında bişeyler yazmak istiyorum ama ne yazıcağıma karar veremiyorum.Belkıde biliyorum ama yazmaya cesaret edemiyorum.Aslında cesaret ediyorum ama anlatıcaklarım beni bunalttığı yetmezmiş gibi bide sizi bunalıma sokmayım diyorum.Of nekadar karasızım demi...Aslında kişiliği oturmuş biriyim yada biriydim taki kişiliğimi oturtuğum tabureyi altımdan tereyağdan kıl çeker gibi çektikleri ana kadar.....

8 Şubat 2008 Cuma

KAPIYI ARALARKEN

Sanıldığının aksine,evliliğin gidişatını eşlerin ne kadar sıklıkta ve uzunlukta tatıştıkları değil,nasıl tartıştıkları belirliyor...

KAPININ ARDINDA

Eşinizi önemsizleştirdiğiniz ölçüde,sizde kaybedersiniz.Eşinize verdiğiniz değer,eşinize kazandırdığınız değerdir. (İDEAL ERKEK),(İDEAL KADIN) ' ı(İDEAL KADIN)' da (İDEAL ERKEĞİ) inşa eder.
MUTLULUĞUN ÇIĞLIĞI YOKTUR............Kerem kendi suretini görmeden sen artık Aslı'na bürün demişler,Ferhat doğduğu gün isim vermeden bu çocuk ne kadar şirin demişler..
SAHNE1: Yeni evli çift evlerinin kapısını aralamak üzeredir.Damat ve gelin yeni evlerinin kapısının önünde bir türlü peşlerini bırakmayan uzun araba konvoyunu savuşturmak için beklemeye başlarlar.Mahalleye yeni gelin ve damadın geldiğini,o gün bütün mahalleli tarafından öğrenilir.Ömrünün ikinci ayındaki Berra bebek de farkına varır olayın,ikindi uykusundan keskin bir korna sesiyle uyandırılır.Kamera bebeğin gözlerinin içine zoomlanır;sevincinden ağlayan bebeğin mahmur gözlerinden masum yüzüne süzülen iri gözyaşları resmedilir.Dışarıda ise gelin ve damat el sallamakta ve gülücükler dağıtmaktadır.Bu arada,gelinliğin uzun beyaz eteklerinden itibaren başlayan kirlenmeler gözden kaçırılır.Damat bey uzunca bir süredir giydiği damatlığının sıkı sıkı bağlanmış papyonunu seyircilere çaktırmadan gevşetir.Bu sahnede,kameranın özellikle yüz detayı almaması tembihlenir,zira gelin hanımın düğüne özel makyajı kıyıdan köşeden dökülmeye başlamıştır,damat ise uzunca bir süredir ayaklarına inen kara suların doğurduğu sancıyı gizlemeye çalışırken yüz hatları gerilmiştir.